Birleşmiş Milletler takviminde, 16 Ekim Dünya Gıda Günü’nü en önemli uluslararası günlerden biri yapan şey, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü tarafından dünya çapında 150 ülkede kolektif olarak organize edilmesidir. Yüzlerce etkinlik ve sosyal yardım faaliyetleri; hükümetleri, işletmeleri, STK’ları, medyayı, halkı bir araya getirmektedir. Hiç kimseyi geride bırakmadan, açlık çekenler ve herkes için sağlıklı beslenme sağlama ihtiyacı konusunda dünya çapında farkındalığı ve eylemi teşvik etmektedir.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü tarafından organize edilen Dünya Gıda Günü 2022; devam eden pandemi, savaşlar, iklim değişikliği, artan gıda fiyatları ve uluslararası gerilimler dahil olmak üzere birçok küresel zorlukla dolu bir yılda, hazırlarına devam etmektedir.
Peki Dünya Gıda Günü öncesinde biz neler yaptık?
Geçtiğimiz haftalarda, güvenli gıdaya ulaşma konusunda karşılaştığımız engeller ve bu engelleri aşmak için uygulayabileceğimiz çözüm yollarına değinmeye çalıştık.
Hep birlikte, gezegenimizin yüzeyinin %70ini sular kaplamasına rağmen, dünyadaki tüm suyun yalnızca yüzde 3’ünün tatlı su olduğunu ve bunların üçte ikisinden fazlasının buzullarda bulunduğunu gördük. Göller ve akarsuların dünya çapındaki tüm tatlı suyun %0,5’inden daha azını oluşturduğundan ve geri kalan neredeyse tüm tatlı suları oluşturan yeraltı sularının nasıl kirlendiğinden bahsettik.
Dünya tarihinde meydana gelen beş büyük yok oluş olayının, son 439 milyon yılda dünyayı yeniden şekillendirdiğinden ve her birinin gezegenimizdeki yaşamın %50 ila %95’ini yok ettiğinin tahmin edildiğinden bahsettik. Bugün yaşamakta olduğumuz altıncı büyük felakette ise insanlar tarafından kullanılan pestisitler ile biyolojik çeşitlilikte meydana gelen kitlesel yok oluşun; küresel ısınmadan daha büyük bir tehdit oluşturduğunu gördük.
Yüksek tuzlu gübrelerin kullanımı, aşırı sondaj nedeniyle deniz suyunun yeraltı suyu rezervlerine sızması ve aşırı sulama nedeniyle verimli topraklarımızı kendi elimizle nasıl yok ettiğimizi öğrendik.
Yaklaşık 20 yıldır tüm dünyada gelişmekte olan topraksız tarım teknolojilerinden, türlerinden ve avantajlarından bahsettik.
Topraksız yetiştirme ortamında dahi organik tarım yapılabileceğini, toprak bazlı organik üreticiler tarafından kullanılan yöntemlere benzer şekilde, faydalı mikrobiyal popülasyonlarla birlikte organik besinlerin kullanılabileceğini öğrendik.
Organik üretim ile haşere ve hastalık problemlerinin önlenmesinin daha da önemli hale geldiğini, pestisitler olmadan da üretim yapabileceğimizin, çocuklarımıza sağlıklı gıda yedirebileceğimizin farkına vardık.
Topraksız yetiştirme ortamları besin içermediği için, büyüyen bitkilerin ihtiyaç duyduğu tüm besin ve mineraller, besin çözeltisi olarak bilinen hidroponik gübre ile karıştırılmış su ile sağlandığını, fakat bazı durumlarda, bitkinin hassas kök sistemini desteklemek ve korumak için katı bir alt tabakaya, uygun yetiştirme ortamına ihtiyaç olduğunu gördük.
Topraksız yetiştirme ortamlarının özelliklerini inceledik ve birlikte örnek bir yetiştirme ortamı seçerek, avantaj ve dezavantajlarını tartıştık.
Bu kadar bilgi ile ne yapacağız? Önümüzdeki haftadan itibaren kendi evlerimizde nasıl hobi amaçlı hidroponik sistem kuracağımızı sizlere anlatacağım. 16 Ekim Dünya Gıda Günü öncesinde ise araştırma amaçlı kendi kurduğum sistemin detaylarını sizlerle paylaşmış olacağım. Haftaya görüşmek üzere…